10 Nisan 2016 Pazar

EVLATLIK ÇOCUKLUK

                    


                              Canlı Porno Deneyimi!




     Odam değişmişti, evin en küçük, en dip, en sevimsiz odasına taşınmıştı yatağım ve eşyalarım. Televizyonum ders çalışmamı etkiler diye, yeniden dizayn edilen oturma odasında kalmıştı. Zaten küçük olan yeni odama ekstradan ütü masası, dikiş makinesi, çeyiz sandığı ve tekli koltuk konmuştu. Nefes almak için cam açıp yarı belinize kadar dışarı sarkmanız gerekiyordu amk! Filmlerde ki gözden düşen Ayşecik gibiydim, eski odama bakıp bakıp iç geçiriyordum. Değişen bir hayatım, evin içinde yeniden dağıtılan roller vardı. Koşarak babamın kucağına atlama şımarıklığım artık hoş görülmüyor aramızda mesafeler açılıyordu. Bu atlama işinin bir anısı hala benimle; bir keresinde, ikinci annem henüz hayattayken yine aynı olayı yapıyordum, babam beni tutamamıştı, müzik setinin köşesine kafa üstü çakılmıştım. Kanlar içinde hastaneye yetiştirildim, 5 dikiş atılmıştı, hala oyuktur orası. Çocukken hisleriniz daima kuvvetlidir, kim sizi sever, kim sevmez, kim kötüdür, kim iyidir, kim merhametli, kim gaddar kolayca ayırt edersiniz. Babam ve yeni annem, sevgi kelebeği biricik kızlarına mesafeli davranıyordu, fark etmiştim hemen. O günden itibaren rollerin değişmeye başladığını küçük beynim kavrıyor ama mal gibi kabul etmiyordu. Ben inatla eskisi gibi davranmaya devam ettim, ısrarlı oldukça kaybeden taraf olduğumu anlayamamıştım bir türlü. Yine de düşündüğüm zaman, keşke bana kalplerini açsalardı derim, ben açmış bekliyordum, bir ömür sevgimi vermeye, başıma taç etmeye hazırdım. Olmadı… yapmadılar, kendi seçimleri bambaşkaydı.


    Okula gidip gelmeye, sokakta oynayıp kuzenlerimle tanışmaya devam ettim. Ben diyeyim 50, sen de 150 tane kuzenim olmuştu. Biyolojik ailemdekileri saymıyorum bile… Düğün olarak kabul edilen ev eğlencesine katılamayan, davet edilemeyen insan sayısı bir hayli fazlaydı. Yeni evli çift tebrikleri kabul etmeye başlamış, balayı sona ermişti. O günlerde yaptığım bir yaramazlığın cezası büyük oldu. Evde misafir olduğu bir gün okuldan gelmiştim niye hatırlamıyorum kafam bozuktu, çantamı falan fırlatıp mutfağa gittim. Masanın üstü kek börekle doluydu, benimle ilgilenmeyen annem kurula kurula oturmuş bir şeyler anlatıyordu yanında ki şebeklere. Misafir çocuklarından aynı zamanda kuzenim olan bir kız, ben karnımı doyurmaya çalışırken ağzını ayırarak bana bakıyordu. Daha da sinirlendim… Açık camlardan içeri 3-5 karasinek girmişti, insanlığın soyu tükense yine de yaşayacak olan bu kın kanatlıların sülalesini sikiyim. Elimde ki bardağı masada atlaya atlaya gezip yiyecek aşıran sineğin üstüne kapattım, kızla birlikte bir süre çırpınışını izleyip güldük. Yeni bir oyun öğrenmiştim okulda ‘aç elini yum gözünü’ deyip arkadaşlarımızın eline bir şey bırakıp kaçıyorduk. Ben onu ‘aç ağzını yum gözünü’ olarak değiştirdim. Oksijensiz kalıp bayılan sineği kaptığım gibi kızın ağzına sokuşturdum, gözünü açıp bir iki gevişledikten sonra tadını beğenmemiş olmalı ki tükürdü! Tükürür tükürmez şekilsiz şeyin sinek olduğunu anladı küçük sürtük, elinde kanıtıyla annesine doğru ağlayarak depar attı. İçerde ortalık karıştı, ben sakin sakin börek yiyordum masada. Annem bir hışımla mutfağa daldı; “kızım niye çocuğun ağzına sinek koydun?” “ben koymadım, kendi yedi” desemde faydası olmadı, uzun süre sokağa çıkmam yasaklandı (en sevdiğim şeydi çünkü)… oysa bu kuzen tayfasından karınca yiyen bir oğlan vardı, ha sinek ha karınca nolmuş yani???

 
   Üvey annem düzeni seven bir kadındı, sabahları erken kalkılıp kahvaltı, tam öğle saatinde yemek, itici İngilizler gibi 5 çayı, akşam yemek, istiklal marşı ve yatak J Ben ders çalışırken o yanımda tıkır tıkır dikiş dikiyor, babam boş işlerle uğraşıyordu; bahçe, çiçek, ot, böcek, bulmaca, televizyon vs… Ben öğlenci olduğum için öğle yemeği sonrası okula yollanıyordum, geldiğimde çay-süt-kurabiye-pasta-dizi denklemimiz oluyordu genelde. Tuhaf diziler izliyorduk televizyonda; mesela birinde kadınlar yakışıklı bir komiserin peşinden koşuyor, çiftler sürekli mutsuz, sarışın güzel bir kadın aptallıklar yapıp ağlıyordu (Hayat Ağacı). “Balkonda kürek Ceysın Kıreyk” diye gayet geri zekâlı olan tekerlemesini söyleyip dans ediyorduk J Kahrolsun 90’lar… Diğer bir dizideyse herkes çok süslü, çok zengin, çok asil, çok yalancıydı. Adamın biri yine sarışın ve çok güzel olan karısını başkasına kaptırmıştı. Onları yakalamak için bir evin duvarını boydan boya gizli aynayla kaplatmıştı! (Yalan Rüzgârı) Aklımda kalanlar böyle acayip uçuk fanteziler ama dizilerde sırf entrika doluydu anam. Neyse ki Dallas’a yetişemeyen nesildenim. Dizilerde öpüşen yarı çıplak çiftlerin ne yaptıklarını sorduğumda hemen kanal değişiyordu. Hiç cevap alamadığım sorularım vardı, bir şeyler uydurup duruyorlardı. Çocuksanız bazı şeyleri kendiniz keşfetmelisiniz! Mesela seks J Hafta sonları bir yere gidilmemişse öğleden sonraları uykuya yatılırdı, Akdeniz ülkesi yaa siesta yapıyor pezevenkler, sanki çok çalıştılar. Asla uyumazdım, yatağımda uzanıp hayal kurar, yumoş ayıcığımla ya da saçı yolunmuş bebeğimle evcilik oynardım. Bir gün yine böyle oynarken sesler duydum, anne babamın yatak odası yan tarafımdaydı. Yavaşça yatağımdan kalkıp koridora çıktım, bir süre sesleri dinleyip dikildim orada. En sonunda merakıma yenilip tek gözümü anahtar deliğine dayadım. Abooooo babam yeni annemi hunharca sikiyordu J J J Tabi biliyorsunuz daha önce öğretmenin oğlu tarafından sikildim! Lars von Trier bile şu şahit olduğum sahneyi filmlerine yansıtamazdı. Ne yaptıklarını anlamadım şaka bir yana, benzeri şeyi yaşamıştım ama ne olduğu, neye yaradığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bana daha çok bir şey için mücadele ediyorlar gibi geldi. Sahne tam olarak şöyleydi; annem sırt üstü, çırılçıplak yatmış, koca memeleri, bıngıl bıngıl göbeğiyle bacaklarını havaya dikmeye çalışıyor, babam da bülük! diyemeyeceğim kocaman korkunç sikini her bulduğu deliğe sokuşturuyordu. Kadın tuhaf sesler çıkarıyor, adam oflayıp pufluyordu. Meraktan içeri girip soracaktım ‘ne yapıyorsunuz’ diye ama biraz sakinleşip, babam meme emmeye başlayınca vazgeçtim, koca adam niye bu yaşta süt emiyordu ki? İzlemeye devam ettim, elleri hiç durmadan ayıp dediğimiz kuku pipi bölgelerinde dolaşıyordu. Sonra tekrar biri üste çıkıyor altta kalan kıvranır gibi hareketler yapıyor, inlemeler hiç durmuyordu. En sonunda altlarına işediler, demek ki tek işeyen ben değildim! Biraz yan yana yatıp dinlendikten sonra ayaklanınca odama kaçtım ve bu olaydan kimseye bahsetmemem gerektiğine karar verdim. En sevdiğim kuzenime bile! Daha önce din eğitimimde öğrendiğim üzere o kukuya girip çıkan pipi falan hep yasak şeylerdi, konuşulması bile ayıptı! En çok aklıma takılan işeme kısmıydı, lan madem hepimiz işiyoruz niye bana kızıyor bunlar? Her gün olmasa da arada altımı ıslatmam anneme dert olmuştu, şikâyet edip duruyor ‘diğer çocukların’ artık yapmadığını ileri sürüyordu. Nah işte sende işedin gördüm gördüm gördüm J İlerleyen zamanlarda ara ara gözetlemelerime devam ettim, bu olayı yapıp yapmadıklarını merak ediyordum. Ergenlik sürecimde biraz bir şeyler öğrenince çok utandım bunu yaptığım için. Be adam be kadın sizde doğru dürüst anlatın değil mi şu seks olayını! Ne acayip milletiz lan biz? Al işte cevapsız kalan sorularımın sonucu cümle âlem öğrendi yatak odanızın sırlarını! Dua edin her şeyinizi tarif etmedim, kaç cm ya da kaç gram diye J Oldu kaçtım ben…


               Zavallı 80'ler kuşağı, ne filmlere maruz kalmışlar :) 






 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder