6 Nisan 2016 Çarşamba

EVLATLIK ÇOCUKLUK

                         

                                      Din Eğitimim-1



   Şimdi soracaksınız niye bu kadar uzun yazıyorsun? Haklısınız, kaptırınca öyle akıyor ki şerefsiz hikâyem kendimi alamıyorum! Bu konuya ayrı bir başlık açtım çünkü şu an ki inancım ya da inançsızlığım, spiritüel halim, Tanrı ile hesaplaşmam, küfrüm hepsinin temeli tek bir yere dayanıyor. Din konusunda öğrendiklerim, öğrenemediklerim, yanlış anlatılanlar, hiç anlatılmayanlar kaos halinde oradan oraya koşuyor beynimde! Hatırlarsanız biyolojik aile hikâyemde yazmıştım; Allah’ı komşunun oğlu sanıyordum. Lan o öyle değilmiş ya!!! Meğerse yaratıcım görünmeyen bir şeymiş, kendisini göstermemesini önce çirkinliğine sonra ukalalığına bağladım. Öyle ya, çok çirkinseniz sokağa çıkmak istemezsiniz ya da her şeyi, uçsuz bucaksız evreni, onu bunu yarattıysanız ne görüneceksiniz bee! Ben olsam “hoşttt siz kim köpeksiniz beni göreceksiniz” derdim (bu yüzden Tanrı değil de sıradan bir insanım bence :/ ) Neyse evlatlık verildiğim ailede anne babam ibadet etmediği halde dinine sıkı sıkıya bağlı insanlardı. Bir keresinde annemin tüm makyaj malzemelerini ortalığa saçıp, yüzümü boyayıp, boyum kadar kolyelerden takıp takıştırıp balkon masasının üzerinde dans ediyordum ki bir komşunun beni görmesiyle dansçılık kariyerim başlayamadan bitti! O korkunç halimi gören annem sinir krizi geçirmişti. Hayır, niye sinirleniyorsa kendisi de öyle görünüyordu zaten! Tıpatıp aynı makyajı yapmıştım! Benim bu bunun gibi yaramazlıklarıma çare olarak ibadeti görmüştü anladığım kadarıyla. “seni bir çiçek gibi yetiştireceğim her şeyi öğreneceksin, piyano çalmayı, yemek yapmayı (berbat yemek yapıyordu), iyi bir Müslüman olarak namaz kılmayı… “Müslüman ne demek annecim” “hepsini öğreneceksin zamanla yavrum” İbadetle haşır neşir olan akraba bir teyze vardı beni çok severdi, niyeyse bende onu sevmiştim. Galiba yakın davranıyordu bana, bu tontiş teyze abdest almadan tutunda namaz kılmaya, tespih çekme, tuvalete giriş çıkışta söylenecek sözlere varana kadar her şeyi tek tek ezberletti. Kolay namaz hocası gibi bir şeydi kadıncağız. Sabah namazı hariç (asla erken uyanamıyordum) ezan okunur okunmaz abdestimi alıp, 4 vakit farzlı sünnetli bütün vakitleri kılıyordum. Kendi kendime bir din tutturmuş gidiyordum anlayacağınız! Ne öğrettilerse hepsini yapıyordum, arada unuttuğum duaları kafadan sallayıp, şüphe çekmemek için fısır fısır dudaklarımı oynatıyordum. O yıllarda çok popüler olan Michael Jackson şarkılarını da aynı şekilde söylemişliğim vardır yani J Duysa uydurduğum kelimeleri mezarında ters döner canım Maykılım benim J Arada cemaat evi gibi toplanıp namaz kılınan ritüellere denk geldim, neyse ki zikir olaylarına girmediler de böylece aklımın bir kısmı bana ait kalabildi. Beni çok seviyordu cemaatin kadınları, onların ibadet boncuğu, namaz gülüydüm, gayretimi destekleyip o yaşta ki imanımdan ders alıyorlardı da ben ne yaptığımın farkında değildim işte! Yalnız imanlı teyzelerin tuhaf bir adeti vardı; hepsi istisnasız dudağımdan öpüyordu beni! (kusmak istiyorum) Pardon azıcık övüneyim yeri gelmişken J çok güzel bir çocuktum. Kullanılan şampuan ve kuaförden olsa gerek, hırçın sarı saçlarım düzene girmişti, tombul kırmızı yanaklarım, kiraz dudaklarım ve bal rengi gözlerimle tam bir yumurcaktım. Annem bir iki kere bu dudak işine denk geldi ve anında yasak koydu. Kadınlar öpmek isteyince yüzümü saklayıp “annem kızıyor”  diyordum. O olayı bir türlü anlamlandıramadım, hayatım boyunca tacize uğrayan şanssız bir çocuktum ama belki bu dudak işi fazla sevgiden kaynaklanıyor olabilir. Kendileri ibadet etmese de haftada bir bilemedin iki, eş dost toplanıp içki sofrası kuran ebeveynlerim, benim namaz maceralarımla övünüyordu. Tuhaf insanlardı…





  

 
   İlk kez dua etmeye o zamanlarda başlamıştım, her gece yatmadan önce ne istiyorsam görünmeyen Allah’a kısık sesle iletiyordum derdimi. Arada teşekkür de ediyordum tabi; o gün ki çikolata istihkakı ya da yeni alınan bir bebek için. Zamanla dualarımın içeriği değişti, bir gün eski aileme geri dönmek için bir istekte bulundum, başka bir gün çok param olsun diye, sonraları sadece huzur ve mutluluk için… Müslüman bir toplumun içine doğmuştum ve İslam’dan başka seçenek yoktu önümde, bugünden o zamana baktığım da sorgulama ve seçim şansını hiç elde edemediğimi görüyorum. Belli bir yaşa gelene kadar (27) dinin tam olarak ne demek olduğunu asla öğrenemeyip, tutucu ve kör bir halde tek doğrunun kendi inancım olduğunu savunacaktım. Hiçbir zaman ateizmi, Hristiyanlığı, Yahudiliği, Budizm’i ve diğer 4000 küsur dini İslam’la karşılaştırma, bana ait doğru yolu bulma durumum olmayacaktı. Orta sağ bir ailede büyüyordum ve zamanın şartlarına göre açık giysiler giyip, aynı evin içinde ibadet edip içkinizi içebiliyordunuz. Hem özgürlük hem de dışlanmanın olduğu tuhaf yıllardı, mesela kimse bir birine sormuyordu ‘bugün rakı içtin mi’ veya namaz kıldın mı diye. Özel hayatlar kurcalanmıyor, isteyen açık isteyen kapalı dolaşıyordu hatta kapalı kadınlara daha bir hürmetli davranılıyordu. Kimin cennetlik kimin cehennemlik olacağına karar verilmiyordu, ayıptı inancı sormak. Üst komşumuz renkli yumurta getirince tabağı boş göndermek olmaz diye kandil simidi koyabiliyorduk, hiç yadırganmıyordu. Yani iç içe ve mutluyduk, ne zaman birileri ayrışmayı algılarımıza soktuysa o zaman savaşmaya başladık. Artık kapalılara şeriatçı hoca ya da imamlara tecavüzcü diye bakar olduk. Bizim en büyük hatalarımızdan biri çocuğa erken yaşta din eğitimi vermektir. Hayal dünyası ultra düzeyde, yaratıcı, mutlu, başarılı çocuğumuza din aşısı yaparak birden ket vuruyoruz. Allah var ama görünmüyor, bu dine inanmazsan cehennem var yanacaksın, diğer dini de kabul etmelisin ama onlar değiştirilmiş, çok önem verme, ibadet edersen cennet var ödül olarak, hayatını hep ibadetle sürdürme, oku aynı zamanda yoksa mal olur işsiz kalırsın. Oruç tutmazsan dışlanırsın, namaz kılmazsan olmaz, bir de mezhep seçimi var ki içler acısı, ailen hangi mezhepse sende ondansın, kızsan belli bir yaştan sonra kapanmalısın açık gezdiğin her an günah işliyorsun ve asla ama asla sevişmemeli içki içmemelisin! Niye? Bunların hepsi zaten cennette var kör olasıca, burada içip napıcan J Bu mu din?? İyi ahlak nerede? Hırsızlık yaparsan cehenneme gidersin nerede? Çocuklara tecavüz edersen kaynar kazanlar var nerede? İnsanların her türlü hakkını gasp edersen, hayvanlara doğaya zarar verirsen en büyük cezalara çarptırılacaksın nerede? Niye bana önce bunların eğitimi verilmedi de gayet gereksiz olan namaz, oruç, iman öğretildi? Ben söyleyeyim; gösteriş için! Dini sırf abartı için yaşıyor toplumumuz, ibadethane dururken kampüs ortasında namaz kılanlar, özel uçaklarla hacca gidenler, 1500 kişinin doyacağı sofralarda iftar açanlar, binlerce ailenin iş sahibi olup geçineceği yatırımlar yapmak yerine, 3-5 zengin için Çamlıca’ya cami yapanlar… ve neler neler. Bunları yapmak sizi iyi insan ve iyi Müslüman yapmıyor benim gözümde, hala kötüsünüz. Gerçek inanansanız her yer ibadethane, evrenin her yeri Tanrı’nın evi, her su kutsaldır bence. Ben özümde iyi biriydim, etrafımda ki insanların iyi ya da kötü olması beni hiç etkilemedi, bilerek kimseyi kırmadım, kimsenin malına mülküne göz dikmedim, zarar vermedim ama ben bunları kendi vicdanımdan, iyi insanlardan ve kitaplardan öğrendim, Kuran kursundan veya okulda ki din dersinden değil. Zaten yaz aylarında gittiğim kursta da altıma işemiştim, zındık olacağım oradan belliymiş J

  Bugün dinsiz olduğum doğrudur, ne bir dine inanacak ne de savunacak gücüm kaldı. Hepsi bir birinden bok! İnsanın insana yaptığı kötülüğü, hem de inançları adına, tarih kitaplarından, soykırımlardan ve bizzat yaşayarak (bknz. günümüz) öğrendim. ‘Ne kadar dindar ‘dediğim insanların korkunç yüzlerini gördüm, tiksindim. Sadece Allah’a olan inancım öylece duruyor, insanlar yeryüzünde bir birine zulmederken, O yüce yaratıcının orada bizi izlediğini, sevdiğini hatta eğlendiğini düşünüyorum. Belki yapmak istediği böyle bir dünya değildi ve bizim aptal evrimimiz buraya taşıdı olayları ya da tam olarak bunu istedi, bilemem. Her şey karşılıklı, karma diye bir gerçek var inanın buna dindar ama mal canlarım! En ufak haksızlık yaptıysanız öyle bir giriyor ki size, ben kısa tarihime bakarak bunun kanıtlarını görüyorum, sizde bakın, korkmayın, göreceksiniz… Yine geleceğim.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder