Din Eğitimim-1
Şimdi soracaksınız
niye bu kadar uzun yazıyorsun? Haklısınız, kaptırınca öyle akıyor ki şerefsiz hikâyem
kendimi alamıyorum! Bu konuya ayrı bir başlık açtım çünkü şu an ki inancım ya
da inançsızlığım, spiritüel halim, Tanrı ile hesaplaşmam, küfrüm hepsinin
temeli tek bir yere dayanıyor. Din konusunda öğrendiklerim, öğrenemediklerim,
yanlış anlatılanlar, hiç anlatılmayanlar kaos halinde oradan oraya koşuyor
beynimde! Hatırlarsanız biyolojik aile hikâyemde yazmıştım; Allah’ı komşunun
oğlu sanıyordum. Lan o öyle değilmiş ya!!! Meğerse yaratıcım görünmeyen bir
şeymiş, kendisini göstermemesini önce çirkinliğine sonra ukalalığına bağladım.
Öyle ya, çok çirkinseniz sokağa çıkmak istemezsiniz ya da her şeyi, uçsuz
bucaksız evreni, onu bunu yarattıysanız ne görüneceksiniz bee! Ben olsam “hoşttt
siz kim köpeksiniz beni göreceksiniz” derdim (bu yüzden Tanrı değil de sıradan
bir insanım bence :/ ) Neyse evlatlık verildiğim ailede anne babam ibadet
etmediği halde dinine sıkı sıkıya bağlı insanlardı. Bir keresinde annemin tüm
makyaj malzemelerini ortalığa saçıp, yüzümü boyayıp, boyum kadar kolyelerden
takıp takıştırıp balkon masasının üzerinde dans ediyordum ki bir komşunun beni
görmesiyle dansçılık kariyerim başlayamadan bitti! O korkunç halimi gören annem
sinir krizi geçirmişti. Hayır, niye sinirleniyorsa kendisi de öyle görünüyordu
zaten! Tıpatıp aynı makyajı yapmıştım! Benim bu bunun gibi yaramazlıklarıma
çare olarak ibadeti görmüştü anladığım kadarıyla. “seni bir çiçek gibi
yetiştireceğim her şeyi öğreneceksin, piyano çalmayı, yemek yapmayı (berbat
yemek yapıyordu), iyi bir Müslüman olarak namaz kılmayı… “Müslüman ne demek annecim”
“hepsini öğreneceksin zamanla yavrum” İbadetle haşır neşir olan akraba bir
teyze vardı beni çok severdi, niyeyse bende onu sevmiştim. Galiba yakın
davranıyordu bana, bu tontiş teyze abdest almadan tutunda namaz kılmaya, tespih
çekme, tuvalete giriş çıkışta söylenecek sözlere varana kadar her şeyi tek tek
ezberletti. Kolay namaz hocası gibi bir şeydi kadıncağız. Sabah namazı hariç
(asla erken uyanamıyordum) ezan okunur okunmaz abdestimi alıp, 4 vakit farzlı
sünnetli bütün vakitleri kılıyordum. Kendi kendime bir din tutturmuş gidiyordum
anlayacağınız! Ne öğrettilerse hepsini yapıyordum, arada unuttuğum duaları kafadan
sallayıp, şüphe çekmemek için fısır fısır dudaklarımı oynatıyordum. O yıllarda
çok popüler olan Michael Jackson şarkılarını da aynı şekilde söylemişliğim
vardır yani J Duysa uydurduğum
kelimeleri mezarında ters döner canım Maykılım benim J Arada
cemaat evi gibi toplanıp namaz kılınan ritüellere denk geldim, neyse ki zikir
olaylarına girmediler de böylece aklımın bir kısmı bana ait kalabildi. Beni çok
seviyordu cemaatin kadınları, onların ibadet boncuğu, namaz gülüydüm, gayretimi
destekleyip o yaşta ki imanımdan ders alıyorlardı da ben ne yaptığımın farkında
değildim işte! Yalnız imanlı teyzelerin tuhaf bir adeti vardı; hepsi istisnasız
dudağımdan öpüyordu beni! (kusmak istiyorum) Pardon azıcık övüneyim yeri
gelmişken J çok güzel bir
çocuktum. Kullanılan şampuan ve kuaförden olsa gerek, hırçın sarı saçlarım
düzene girmişti, tombul kırmızı yanaklarım, kiraz dudaklarım ve bal rengi
gözlerimle tam bir yumurcaktım. Annem bir iki kere bu dudak işine denk geldi ve
anında yasak koydu. Kadınlar öpmek isteyince yüzümü saklayıp “annem kızıyor” diyordum. O olayı bir türlü anlamlandıramadım,
hayatım boyunca tacize uğrayan şanssız bir çocuktum ama belki bu dudak işi
fazla sevgiden kaynaklanıyor olabilir. Kendileri ibadet etmese de haftada bir
bilemedin iki, eş dost toplanıp içki sofrası kuran ebeveynlerim, benim namaz
maceralarımla övünüyordu. Tuhaf insanlardı…
İlk kez dua etmeye o zamanlarda başlamıştım, her
gece yatmadan önce ne istiyorsam görünmeyen Allah’a kısık sesle iletiyordum
derdimi. Arada teşekkür de ediyordum tabi; o gün ki çikolata istihkakı ya da
yeni alınan bir bebek için. Zamanla dualarımın içeriği değişti, bir gün eski
aileme geri dönmek için bir istekte bulundum, başka bir gün çok param olsun
diye, sonraları sadece huzur ve mutluluk için… Müslüman bir toplumun içine
doğmuştum ve İslam’dan başka seçenek yoktu önümde, bugünden o zamana baktığım
da sorgulama ve seçim şansını hiç elde edemediğimi görüyorum. Belli bir yaşa gelene
kadar (27) dinin tam olarak ne demek olduğunu asla öğrenemeyip, tutucu ve kör
bir halde tek doğrunun kendi inancım olduğunu savunacaktım. Hiçbir zaman
ateizmi, Hristiyanlığı, Yahudiliği, Budizm’i ve diğer 4000 küsur dini İslam’la
karşılaştırma, bana ait doğru yolu bulma durumum olmayacaktı. Orta sağ bir
ailede büyüyordum ve zamanın şartlarına göre açık giysiler giyip, aynı evin
içinde ibadet edip içkinizi içebiliyordunuz. Hem özgürlük hem de dışlanmanın
olduğu tuhaf yıllardı, mesela kimse bir birine sormuyordu ‘bugün rakı içtin mi’
veya namaz kıldın mı diye. Özel hayatlar kurcalanmıyor, isteyen açık isteyen
kapalı dolaşıyordu hatta kapalı kadınlara daha bir hürmetli davranılıyordu.
Kimin cennetlik kimin cehennemlik olacağına karar verilmiyordu, ayıptı inancı
sormak. Üst komşumuz renkli yumurta getirince tabağı boş göndermek olmaz diye
kandil simidi koyabiliyorduk, hiç yadırganmıyordu. Yani iç içe ve mutluyduk, ne
zaman birileri ayrışmayı algılarımıza soktuysa o zaman savaşmaya başladık.
Artık kapalılara şeriatçı hoca ya da imamlara tecavüzcü diye bakar olduk. Bizim
en büyük hatalarımızdan biri çocuğa erken yaşta din eğitimi vermektir. Hayal
dünyası ultra düzeyde, yaratıcı, mutlu, başarılı çocuğumuza din aşısı yaparak
birden ket vuruyoruz. Allah var ama görünmüyor, bu dine inanmazsan cehennem var
yanacaksın, diğer dini de kabul etmelisin ama onlar değiştirilmiş, çok önem
verme, ibadet edersen cennet var ödül olarak, hayatını hep ibadetle sürdürme,
oku aynı zamanda yoksa mal olur işsiz kalırsın. Oruç tutmazsan dışlanırsın,
namaz kılmazsan olmaz, bir de mezhep seçimi var ki içler acısı, ailen hangi
mezhepse sende ondansın, kızsan belli bir yaştan sonra kapanmalısın açık
gezdiğin her an günah işliyorsun ve asla ama asla sevişmemeli içki içmemelisin!
Niye? Bunların hepsi zaten cennette var kör olasıca, burada içip napıcan J Bu
mu din?? İyi ahlak nerede? Hırsızlık yaparsan cehenneme gidersin nerede? Çocuklara
tecavüz edersen kaynar kazanlar var nerede? İnsanların her türlü hakkını gasp
edersen, hayvanlara doğaya zarar verirsen en büyük cezalara çarptırılacaksın
nerede? Niye bana önce bunların eğitimi verilmedi de gayet gereksiz olan namaz,
oruç, iman öğretildi? Ben söyleyeyim; gösteriş için! Dini sırf abartı için
yaşıyor toplumumuz, ibadethane dururken kampüs ortasında namaz kılanlar, özel
uçaklarla hacca gidenler, 1500 kişinin doyacağı sofralarda iftar açanlar,
binlerce ailenin iş sahibi olup geçineceği yatırımlar yapmak yerine, 3-5 zengin
için Çamlıca’ya cami yapanlar… ve neler neler. Bunları yapmak sizi iyi insan ve
iyi Müslüman yapmıyor benim gözümde, hala kötüsünüz. Gerçek inanansanız her yer
ibadethane, evrenin her yeri Tanrı’nın evi, her su kutsaldır bence. Ben özümde
iyi biriydim, etrafımda ki insanların iyi ya da kötü olması beni hiç
etkilemedi, bilerek kimseyi kırmadım, kimsenin malına mülküne göz dikmedim, zarar
vermedim ama ben bunları kendi vicdanımdan, iyi insanlardan ve kitaplardan
öğrendim, Kuran kursundan veya okulda ki din dersinden değil. Zaten yaz aylarında
gittiğim kursta da altıma işemiştim, zındık olacağım oradan belliymiş J
Bugün dinsiz
olduğum doğrudur, ne bir dine inanacak ne de savunacak gücüm kaldı. Hepsi bir
birinden bok! İnsanın insana yaptığı kötülüğü, hem de inançları adına, tarih
kitaplarından, soykırımlardan ve bizzat yaşayarak (bknz. günümüz) öğrendim. ‘Ne
kadar dindar ‘dediğim insanların korkunç yüzlerini gördüm, tiksindim. Sadece Allah’a
olan inancım öylece duruyor, insanlar yeryüzünde bir birine zulmederken, O yüce
yaratıcının orada bizi izlediğini, sevdiğini hatta eğlendiğini düşünüyorum. Belki
yapmak istediği böyle bir dünya değildi ve bizim aptal evrimimiz buraya taşıdı
olayları ya da tam olarak bunu istedi, bilemem. Her şey karşılıklı, karma diye
bir gerçek var inanın buna dindar ama mal canlarım! En ufak haksızlık
yaptıysanız öyle bir giriyor ki size, ben kısa tarihime bakarak bunun
kanıtlarını görüyorum, sizde bakın, korkmayın, göreceksiniz… Yine geleceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder