30 Mart 2016 Çarşamba
EVLATLIK ÇOCUKLUK
İlk Cinsellik,Ay,Yıldızlar
Ruhtzu büyüyor,merak ediyor ama öğrenemiyor, neden? Çünkü okula gitmiyor, bütün kuzenlerim,abilerim,ablam okul denilen binaya giderken peşlerine takılıyorum sonra o gıcık öğretmen tıpış tıpış eve geri yolluyor beni.Ya tamam da bu kadar çocuk içerde ne yapıyorlar, bari biri anlatsın ama yok! Konsey toplantısı sanki...Kardeşim desenize ''bu binaya adım attığın andan itibaren takribi 15 yıl boyunca hayatını sikecekler,cilt cilt kitap ezberletip fasikül fasikül defter doldurup, işe yarar hiç bir bok öğrenemeden seni topluma kazandıracağız''.Valla eve dönüp kardeşimi pataklamaya devam ederdim, başımı her zaman ki gibi belaya sokmaktansa oyunumu oynar,ev işi öğrenir,yaşım gelince kocaya kaçardım.Demedi ki pezevenkler! Meraktan kuduruyorum,anneme yalvarıyorum ''beni okula gönder'' diye, kadıncağız yaşın küçük diyor başka bir şey demiyor. ''ne yapıyorlar orada'' diyorum ''ders çalışıyorlar'' diyor. İyi de ders ne demek? Neyse günlerden bir gün benden bir kaç yaş büyük abim bu soruna çözüm bulduğunu söyledi,dünyalar benim oldu. ''Öğretmenin oğlu seni okula aldıracak ama önce seni öpmesi :))) lazımmış'' diye muhteşem planı tarafıma iletti, hemen kabul ettim. Hayatımda ilk kez öpüşecektim ve farkında değildim.Sanırım çocuk benden 1 yaş büyüktü,konum belirlendi,abim,ben ve şu an hatırlamadığım ama sonradan efso pornocu olma potansiyelli bir çocuk da yancı olarak bizimle geldi. Öğretmenin kızı faciasından beri uzak durduğum, öğretmen temalı ikinci olay. Okulun arka bahçesindeydik, Kubrick filmlerine baş karakter olabilecek çocuklardık. Öğretmenin oğlu dudaklarını yanağıma kondurdu ''oğlum babam böyle yapıyor anneme'' dedi.Ben sakince yatıyordum (5 yıllık öpüşme uzmanıyım sanki). Sonra diğer çocuk da aynı hareketi yaptı, ben de hala tık yok,okula gidecektim ve nasıl bu kadar kolay olduğuna şaşırıyordum ki bir bağırtı koptu. Sanırım biri bizi görmüştü, çocuklar abim de dahil telaşla kaçıştılar (ilk terkedilişim :/ ). Toparlanıp sevinçle hoplaya zıplaya eve gittim, kapıda annem yakaladı ''Ruhtzu okulun arka bahçesinde ne yapıyordunuz kızım?'' ''Anne öğretmenin oğluyla öpüştüm, yarın okula alacaklar beni'' Bana sarılıp ağlamaya başladı kadıncağız ''neden böyle şeyler hep senin başına geliyor?'' ''ama ben okula gitmek istiyorum'' dedim. Götürüp yıkadı beni (hala özlüyorum), sonra da oturdu kendisi yıkandı kadınım... Çok güzel memeleri vardı, yeşil mi mavi mi tam karar veremediğim, bilge gözleri, harika kumral saçları, biraz büyükçe burnu, güçlü omuzları, uzun boyuyla 'Ana' doluydu kadınım, melek şimdi...
Sonuç olarak okula gidemedim ama abim orada olanları anlatacağına söz verdi. Böylece bilgi peşinde koşmaya kararlı karakterim oluşmaya başladı.
Hayatım boyunca bir daha sadece televizyonda görebileceğim kar yağışıyla kış başladı.Günlerce evden çıkamadık. Annem babam evde yoktu, geceleri abilerim korkunç hikayeler anlatıp bizi ağlamaktan perişan ediyorlardı. Dedim ya tuhaf insanlardı diye... Sabah dışarı çıkıp, boyumun iki üç katı yüksekliğinde ki kardan duvara küreğin şekilli arkasıyla izler bırakıyordum, ablam kızıp içeri sokuyordu. Kardeşimi kucağında gezdirip avutuyor, yemek yapıyor,evi çekip çeviriyordu. Anneme ikizi olabilecek derecede benziyordu (bu yüzden kıskandım onu hep). Bir gece evde oyunlar oynayıp,kavga edip, ağlayıp zırladıktan sonra zaten dibimizde olan dedemlerin evine gitmeye karar verdik, bizi ne dürttü bilmiyorum. Aile bireyleri tarafından, hali hazırda hepsi aynı meydana bakan evler arasında koridorlar açılmıştı.Günlük iletişim o koridorlar sayesinde sürdürülüyordu; süt alınıp yoğurt yapılıyor, bir evde pişen yemek diğerine götürülüyor, ekmek stoğu evler arasında pay ediliyordu.Ciddi bir kıştan geçiyorduk. Kardeşim ve ben büyüklerin kucağında, sarıp sarmalandıktan ve el ele tutuşup karda kaybolma riskini en aza indirdikten sonra dışarı çıktık. Size manzarayı anlatayım (Van Gogh görseydi daha iyisini çizemezdi); ıssız Anadolu'nun ortası,boyumuzu kat kat aşan kardan duvarlar, koyu lacivert, milyonlarca yıldızlarla dolu bir gökyüzü, dev gibi yusyuvarlak beyaz bir ay, ayın yüzeyinde şahlanmış at üzerinde,kalpaklı,kırbacını şaklatmış bir adam !!! Siluet olarak orada duruyor, Allah çarpsın gördük lan vallahi billahi! Hepimiz çığlık atarak o kareyi birbirimize gösteriyorduk. Dilim tutulmuştu, hayatımın en önemli anını yaşıyordum bilmeden... Koşarak dedemin evine gittik, kapı açılır açılmaz bu doğaüstü olayı hep bir ağızdan anlatmaya başladık. Dedem çıkıp baktı fakat görüntü kaybolmuştu, demokrat bir insandı; Atatürk gibi bir liderin yeniden geleceğini öngördü.(ne yazık ki kaderimiz Özal,Demirel,Tayyip gibi omurgasız siyasetçilerin dönemine denk gelmişti) Bu olayın olduğu zamanları tam kestiremiyorum, 80'lerin ortası geçilmişti, yaşım nüfusta değiştirildiği ve doğum belgem olmadığı için net bir şey söyleyemiyorum ama aklım her anlatılan şeyi alıyordu. Hayal gücüm gelişkindi ama zeki bir çocuktum, abimin anlattığı derslerin çoğunu hatırlıyordum, dünya,ay,yıldız,güneş,kar,yağmur gibi şeylerin ne demek olduğunu biliyordum. Yani bu olayın olmuş olma olasılığı çok yüksekti. Yıllar sonra bu konuyu konuştuğumuzda sadece bir kardeşim hatırlayabildi...Ama ben hep gökyüzüne baktım, bıkmadan,günlerce,gecelerce,aylarca,yıllarca..Hala bakarım bulutsuz zamanlarda, anlamaya çalışırım o tuhaf uzay boşluğunu. Bir şey anlatırlar bilirim,çözmeye çalışırım,bazen soru sorarım,yıldız kayar heyecanlanırım cevap verildi sanarım. İnsanlar beni tuhaf bulur ne var orada neden bakıyorsun derler ''yeryüzünde ilginç bir şey bulamıyorum'' derim. İnsanın insana yaptığı kötülüğün neyini seyredeyim, orada ıssız,merak uyandıran, kocaman bir evren var Allasen, senin fındık kadar beyninle ürettiğin dedikodulara, fesatlıklara niye bakayım (evet ukalayım).
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder